Erdoğan: Kasetle gelen kasetle, milletle gelen milletle gider

Isparta Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap eden Başbakan Erdoğan, "Kasetle gelen kasetle gider, milletle gelen milletle gider" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Mart 2014 13:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Kasetle gelen kasetle, milletle gelen milletle gider

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Isparta Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Isparta'nın ilçelerini sayarak oralarda yaşayan tüm vatandaşlara selam ve sevgilerini ilettiğini söyledi.

Erdoğan, 30 Mart yerel seçimlerinin Türkiye demokrasisi açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Türkiye'ye istikamet çizecek, Türkiye'nin rotasını perçinleyecek, yeni Türkiye hedeflerine güç verecek bir seçime giriyoruz. 30 Mart seçimlerinde sadece belediye başkanını seçmeyeceksiniz. Bu seçimin bir başka özelliği var, sadece meclis üyelerini seçmeyeceksiniz, sadece muhtarları seçmeyeceksiniz. 30 Mart'ta sandığa gidecek eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir tercih yapacaksınız. 30 Mart'ta sandığa gidecek yeniden istiklal mücadelemize destek vereceksiniz.

Bu CHP, MHP 12 yıldır sandıkta AK Parti karşısında ağır hezimete uğruyorlar. 12 yılda 3 genel seçimde, 2 yerel seçimde 2 halk oylamasında işte bu CHP de MHP de hiçbir varlık gösteremediler. Kendilerini yenileyemediler. Eğer bit pazarının bereketi olsaydı yağmur yağardı, rahmet yağardı; yağmaz buraya, değişmediler, değişmek istemediler. Milletin dilini kullanmadılar, milletle aynı istikamete bakmadılar, milletin kutsallarına saldırdılar, milletle kucaklaşmadılar. Sandıkta AK Parti'yle başa çıkamadılar şimdi başka yollarla, başka çirkin bazı usullerle AK Parti'yi yıpratmaya çalışıyorlar."

"CHP ve MHP genel başkanları ruh ikizi"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, "CHP ve MHP genel başkanlarının ruh ikizi" olduğunu söyleyerek, "Kafa kafaya verdiler sandıkta alt edemedikleri AK Parti'yi iftirayla, montaj kasetlerle, çirkin ithamlarla yıpratacaklarını sanıyorlar" diye konuştu.

"Kasetle gelen kasetle gider"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olduğunu anımsatan Erdoğan, "Hangi sandıkta oy vereceğini bile bilmiyor bu adam. Biliyorsunuz bu geçen yerel seçimlerde İstanbul'da belediye başkanı oldu. Soruyorlar nerede oturuyorsunuz diye. Kağıttepe diyor, o seçimlerde kendine bile oy kullanamadı. Bunların eline inanın 3-5 koyun verseniz kaybedip öyle gelirler. Kasetle geldi partiye genel başkan oldu. Kasetle gelenler kasetle giderler, milletle gelenler milletle giderler. Onlar kasetle geldi, biz milletle geldik. Bizim yolumuzu halk çizdi, hakka tabi olarak bu yoldayız" ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi de eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir tanesi MHP Genel Başkanı, ne olduğunun farkında değil. Milliyetçi midir, ulusalcı mıdır, Ergenekoncu mudur, daha buna karar veremedi. Ispartalılar'ın güzel bir sözü var, nedir o? 'Bilmediğin yola girme, taklaşır düşersin. Bilmediğin aşı yeme, davul olur şişersin. Şaşkın şaşkın suratını asma düz yol var iken çamura basma.' Bu ruh ikizleri, düz yol varken, sandık varken başka yollara girdiler, boğazlarına kadar da çamura battılar. Kasetle, ses kaydıyla, montajla hükümeti düşüreceklerini, AK Parti'yi yıpratacaklarını zannediyorlar. Kimse kusura bakmasın bu CHP değil, bu AK Parti. CHP'de birileri kasetle gider, gelebilir, ama AK Parti'de bunu yapamazlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanını montaj kasetlerle dize getiremezler, diz çöktüremezler. Onlar müfteri. Biz rakamlarla konuşuyoruz, biz eserlerle konuşuyoruz, biz icraatlarımızla konuşuyoruz, onlar iftirayla. Bunlarda takiye var, yalan var, bunlarda iftira var. Bini bin para bu denli bunlar maalesef iftirayı seviyorlar."

"Bediüzzaman Said Nursi CHP'nin zulmünü burada çekti"

Başbakan Erdoğan, Isparta'nın Bediüzzaman Said Nursi'nin uzun yıllar sürgünde yaşadığı şehir olması nedeniyle de çok anlamlı bir şehir olduğuna işaret ederek, Said Nursi'nin eserlerinin çok önemli bir kısmını Isparta'da, Barla'da yazdığını, Barla'nın da önemli bir merkez konumunda olduğunu söyledi.

"Bediüzzaman Said Nursi, tek partinin zulmünü yani CHP'nin zulmünü burada çekti" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Burada Isparta'da tarihten çok önemli bir hadiseyi sizlere anlatacağım; Merhum Bedüizzaman Said Nursi'ye neden Demokrat Parti'yi, merhum Adnan Menderes'i desteklediğini talebeleri soruyor. Verdiği cevap manidar: 'Eğer Demokrat Parti düşerse ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Dolayısıyla sosyal hayatımıza ve vatanımıza dehşetli bir tehlike oluşturur. Dolayısıyla bu partinin yani CHP'nin iktidara gelmemesi için Demokrat Parti'yi Kur'an, vatan ve İslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum.' Isparta bu cümleleri duydunuz değil mi? Said Nursi, CHP zulmünü en ağır şekilde yaşadı. Sürgünden sürgüne gitti, hapishaneden hapishaneye gönderildi, zehirlenmek istendi, öldürülmek istendi, ama asla boyun eğmedi, CHP karşısında asla diz çökmedi, CHP ile asla işbirliği yapmadı. Ülkesinden kaçıp başka ülkelere sığınmayı, başka ülkelerden burayı karıştırmayı aklının ucundan geçirmedi. İstese Barla'dan kaçabilirdi, ama o kaçmadı. Tam tersine Rusya'ya esir düşmüşken, Sibirya'dan kaçtı, kendi ülkesine, topraklarına geldi. İşin ucunda hapishane de olsa 'vatanım' dedi. Ve şu ifadeyi kullandı; 'Zalimler için yaşasın cehennem'.

Şimdi Pensilvanya'daki zat, ağzına hiçbir zaman Bediüzzaman'ın ifadesini almamıştır, kullanmamıştır. Güya Bediüzzaman'ın yolundan gidiyor, yalan. Cumhuriyet Halk Partisi ile şu anda kol kola giren, birlikte hareket eden, birlikte kaset siyaseti yapan biri, nasıl Said Nursi'nin izinden gidebilir. Bu zat, 12 Eylül'de darbecilerle, onlara şirin mektuplar yazmıştır. Papa ile de maşallah el ele, kol kola resimleri var biliyorsunuz. Biz, siyasetçiyiz her insanla beraber oluruz, ama sen siyasetçi değilsin, sorulduğu zaman din adamısın. Hangi, neyi, nasıl yapıyorsun bunu anlamakta zorlanıyorum. 28 Şubat'ta darbecilere hoşgörü ödülü verdin, 17 Aralık'ta CHP ile kol kola darbeye yeltenen biri nasıl merhum Bediüzzaman'ın izinde olabilir ki..."

Mitinge Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Lütfi Elvan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Isparta Belediye Başkan Adayı Nuri Uzaktaş ve AK Parti Isparta ve çevre illerin milletvekilleri katıldı.

Alandaki "Allah da seni yalnız bırakmaz, millet de" pankartı dikkati çekti.

Bunları inlerinden çıkartıp milletin önünde rezil edeceği

CHP Genel Merkezinin, CHP Milletvekillerinin, CHP'li başkanların da gizlice, usulsüzce telefonlarının dinlendiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Bunu da biliyorlar. Peki CHP'nin Genel Başkanı, bir çift laf etti mi? Etmez, edemez. Niye Pensilvanya'daki patron izin vermez" dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Aynı şekilde MHP milletvekilleri de dinlenmiş. Genel Başkan diyor ki, 'bizi de dinlediler'. Eylül 2011'den itibaren 450 MHP'li dinlenmiş. 41 kişi için dinleme kararı var ama 450 MHP'li dinlenmiş. Ey MHP Genel Başkanı, bunu sorgulayacak mısın, bunun peşine düşmeyecek misin? CHP ve MHP hukuksuz dinlemeleri, montaj kasetleri günlerdir dillerine doladılar ama dikkat edin kendileriyle ilgili dinlemelerden hiç söz etmiyorlar. Niye biliyor musunuz? Çünkü şantaj var, şantaj. Siyasetçiyi dinlemişler şantaj yapıyorlar, gazeteciyi dinlemişler şantaj yapıyorlar, iş adamını dinlemişler şantaj yapıyorlar. Sadece şantaj değil, haraç topluyor, tehdit ediyor istediklerini söyletiyor, istediklerini yazdırıyorlar. Hiç endişeniz olmasın aziz milletim, müsteri olsun. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir şantaj çetesine boyun eğmez. Bu telekulak çetesinin üzerine gideceğiz ve gidiyoruz. Bunları inlerinden çıkartıp, milletin önünde rezil edeceğiz. Topladıkları haraçları, yaptıkları tehditleri, yargı içerinde oynadıkları kirli oyunları tek tek ortaya döküp, bunların ne olduğunu milletimize anlatacağız."

"Dürüstsen, samimiysen bu ülkeyi karıştırmayı bırak"

"Şimdi ben söylüyorum. İki yıl önce de söyledim. Dedim ki, 'Dön Türkiye'ye. Gel' gelmedi. Şimdi yine sesleniyorum. Dürüstsen, samimiysen, bu ülkeyi karıştırmayı bırak. Burası senin ülken dön, 'buraya gel' diyorum" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Oraya gönül veren kardeşlerime de sesleniyorum. Çok temiz, çok saf insanlar var orada, biliyorum. Paralarını verdiler yıllarca, arazilerini verdiler, okullar yaptılar bunlara verdiler, yurtlar yaptılar bunlara verdiler, biliyorum. İnanın ben de samimiymişim ama bir de safmışım. Ben de elimden gelen her türlü desteği verdim. Çünkü, bana gönderdiği kitaplarında öyle methiyeler düzüyordu ki, diyordum ki 'herhalde samimi'. Bunun yanında bana da tesbihler gönderdi, sadece ananas göndermedi, doğru söyleyeyim.

Biz de tabii kalktık bazı açıklamalar yaptık, ama son Türkçe Olimpiyatları'nda Peygamberimizin orada olduğunu söyleyince şaşırdım. 'Bu nasıl bir teşbih' diye şaşırdım. Bazı hocalarımla görüştüm. Hepsi çok şaşırdıklarını, bunun bir itikadi mesele olduğunu söylediler. Değerli kardeşlerim, değil mi bunlar, kendi televizyonlarında Sevgili Peygamberimizi, Miraç'tan indirip kamyonete bindiren bunlar değil mi? Böyle gayri ahlaki, gayri İslami, gayri itikadi bir şeyi nasıl söyleyebilirsiniz? Ama bunlarda yüz yok, bunlarda yalanın bini bin para. Her şeyi söyleyebilirler.

Ben, bu yapılanmanın içindeki kardeşlerimize sesleniyorum. Lütfen, başınızı iki elinizin arasına alın ve bir an düşünün. Nerede, Barla'daki merhum Sadi Nursi, nerede Pensilvanya'daki zat. Zaten hayatında bir kere rahle-i tedrisinde bulunmamış, ama öyle yutturmuş, öyle geçmiş. Biri vatanın, ülkesinin, milletinin, tüm müslümanların adını... Ömrünü zindanda geçiriyor, diğeri vatanını karşısına alıyor, milletine ihanet ediyor, Müslümanları rencide ediyor ve ne diyor biliyor musunuz? Haşa, 'Cebrail parti kursa, desteklemem' diyecek kadar kibir içine giriyor."

Erdoğan, 1995 yılında gazeteci Savaş Ay ile yapılan röportajda bu ifadelerin yer aldığını belirterek, "Ondan sonra başlıyorlar, yok öyle değildi, böyleydi. Televizyonlarda bedduasını izlemediniz mi? Soruyorum, bir Hoca Efendi'ye bu şekilde beddualar yakışır mı? Müslümana bu şekilde beddualar yakışır mı? Bir Müslüman'a bu şekilde beddualar yakışır mı?" diye sordu.

"Pensilvanya'daki zat, CHP'yi destekliyor"

"Biz gazap için gelmedik, biz rahmet için geldik" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çünkü, biz bir rahmet peygamberinin mensuplarıyız. O'nun içindeyiz. Biz de gazap olmaz, biz rahmetle mükellefiz. Buna çalışacağız, bunun peşinden gideceğiz. Şimdi Pensilvanya'daki zat, CHP'ye destek veriyor. 'Hazreti Cebrail'e destek vermem' diyor, CHP'ye destek veriyor.

Ne yaparlarsa yapsınlar, ben şu alana baktığım zaman, gençler, hanım kardeşlerim, beyler, 28 gün durmadan, usanmadan, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Elhamdülillah. İnşallah, 30 Mart akşamı Isparta'da AK Belediyecilik iktidar olacak. Hiç endişeniz olmasın, Allah'ın izniyle 30 Mart akşamı göreceksiniz, milletimiz AK Parti ile yola devam edecek. Şu anda bütün kamuoyu araştırmalarında da hamdolsun bunu görüyoruz. İnanıyoruz, çalışıyoruz. Hiç endişeniz olmasın."

"Millete efendi olmaya değil, millete hizmetkar olmaya geldik"

"Millete efendi olmaya değil, millete hizmetkar olmaya geldiklerini" dile getiren Erdoğan, 11 yıl hep bu aşkla çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan, göreve geldiklerinde milli gelirin 230 milyar dolar olduğunu, şimdi ise 800 milyar dolara çıktığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bakınız, 79 senede 230 milyar dolar ama 10 senede bunun üzerine 570 milyar dolar koyduk. Şimdi 800 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede siz milli geliri böyle arttırabilir misiniz? Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı Türkiye'de. Biz 10 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık Türkiye'de. Eğer yolsuzlukların olduğu bir iktidar olsa bunları yapabilir miydi? Göreve geldiğimizde kaç tane havaalanı, havalimanı vardı biliyor musunuz? 26 tane... Şimdi kaç tane oldu biliyor musunuz? 52 tane havaalanı, havalimanı oldu. 10 yıl önce denseydi ki Şırnak'a havaalanı yapılacak veyahut da denilseydi ki Kars'a, Ağrı'ya, Iğdır'a, Hakkari'ye havaalanı yapılacak dense inanır mıydınız? Buyurun şimdi hepsinde havaalanı var.

Devletin borcu neydi biliyor musunuz? 100 liranın 73 lirası borçtu. Şimdi 100 liranın 35 lirası borç. Bakın, nereden nereye geldik. Biz geldiğimizde devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Yani devlet yüzde 63 faizle borçlanıyordu. Şimdi tek haneli rakama düştü. Bu aradaki fark kimin cebinde kaldı. Benim vatandaşımın, milletimin cebinde kaldı. İnşallah daha da düşecek. Bitmedi enflasyon yüzde 30'du. Şimdi tek haneli rakama düştü. "

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber